Tezer Özlü: Yeryüzüne Dayanabilmek İçin

Daha önce Bilge Karasu'nun çeviri şiirleri yayınlandığında ne kadar mutlu olduğumuzu yazmıştık. Edebiyatımızın ilginç seslerinden biri olan ve 1986 yılında aramızdan ayrılan Tezer Özlü de Yeryüzüne Dayanabilmek İçin derlemesiyle tekrar bizlerle.

Sezer Duru'nun incelikle hazırladığı bu derlemede Tezer Özlü'nün genelde sevdiği yazarlar, dünya sineması, Almanya ve İsviçre hakkındaki değerlendirmeleri ile kendisiyle yapılan ve başkalarıyla yaptığı röportajları bulabilirsiniz.

Kitapta, Tezer Özlü'nün tüm eserlerinde olduğu gibi, doğrudan veya dolaylı olarak Cesare Pavese, Franz Kafka, Fernando Pessoa, Italo Svevo ve Stefan Zweig var. Ayrıca Direnmenin Estetiği'nin yazarı Peter Weiss gibi sürpriz isimlerle röportajlar ve onlar hakkında değerlendirmeler de bulunuyor.

Alman ve dünya sineması, tiyatrosu hakkında değerlendirmelerin ağır bastığı kitapta Stefan Zweig ile ilgili yazı dikkat çekiyor.

Tezer Özlü, bu dünyanın yükünü sırtında taşıdığını hisseden ve bunu sık sık sorgulayan bir yazar. "Yeryüzüne dayanmak" için kendi yöntemini bulmuş ama sağlığı bu yüke daha fazla dayanamamış. Bir de hayatın gidişatından hiç umudu olmayıp kendi yaşamına son veren yazarlar var. Tezer Özlü, çok iyi bildiğimiz örnekleri söylüyor: Walter Benjamin ve Stefan Zweig. Ama burada unutmamak gerekir: Stefan Zweig, eşi Lotte'yle birlikte intihar eder.
Stefan Zweig

Avrupa'nın Hitler döneminde düştüğü durumdan dolayı umutsuzluk ve hayal kırıklığı yaşayan Zweig, 22 Şubat 1942 tarihinde Rio de Janerio'da eşiyle birlikte intihar eder. 3 sene daha dayanabilselerdi Hitler rejiminin yıkılışına şahit olacak ve belki de rahat bir yaşam sürebileceklerdi. Ama baskı rejimi, Yahudiler ve diğer azınlık üzerinde o kadar etkiliydi ki bu durumdan çıkışı, tünelin ucundaki ışığı göremeyecek kadar karanlıktı ortalık. Keşke demeden edemiyoruz; keşke Walter Benjamin, Stefan Zweig ve Lotte Zweig yaşasaydı.

Ne var ki, mevcut duruma hassasiyet de yazarlığın özünden geliyor belki. Tezer Özlü'nün yazılarında da bunu derinlemesine hissedebiliyoruz. Tezer Özlü'nün gördüğü karanlığın aydınlanması, Benjamin ve Zweig'ın şahit olduğu kadar zifiri karanlığa gömülmemek umuduyla kitaptan yazarın yaptığı bir Stefan Zweig alıntısını aktaralım:

"Dünyam yıkılmıştı. Bir yenisini kurmam gerekiyordu. Kendi kendimi çok iyi tanımak zorundaydım. Ayrıca tüm yaşadıklarımdan bir sonuç çıkarmakla da yükümlüydüm. Geriye ne kalmıştı? Birkaç değerli dost. Ve dünyayı kavramışlığın bilinci. Bu denli yitik yılın ardından yeniden sorumluluk ve yeniden cesaret duymak gerekiyordu. İşte bu bir başlangıç, bir çıkış noktası olabilirdi. Birden karar verdim. Büyük bir kenti bıraktım. Salzburg'a yerleştim. Evlendim. Kendimi artık dilediğimce çalışmalarıma verebilirdim" (s. 33-34).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder